Çiğdem CANPOLAT / ÖNCÜŞEHİR – Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) geçtiğimiz Pazar günü başlayan il kongre mesaisi Manisa ile devam ediyor.
Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda gerçekleşen kongreye CHP Manisa Milletvekilleri Bekir Başevirgen ve Ahmet Vehbi Bakıroğlu, CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, CHP PM Üyesi Pınar Uzun, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, CHP İzmir eski Milletvekili Musa Çam, CHP Genel Başkan Adayı İlhan Cihaner, ilçe belediye başkanları, ilçe başkanları ile çok sayıda partili katılım sağladı.Öte yandan kongreye katılan isimlerden CHP Grup Başkanı ve Genel Başkan adayı Özgür Özel ise alkışlarla karşılandı. Salonda Özel için, ‘Özgür Manisa’ya Özel Başkan’, ‘Gençliğin Umudu Manisa’nın Umudu’, ‘Değişimin yüzyılında Özgür, yüzyılın değişimine Özel’, ‘Sizinle bu aydınlık yolu yürümek bizim için özel olur’ pankartları açıldı. Mevcut başkan Ali Kuyumcu’nun yeniden aday olmayacağı seçimin, Semih Balaban ve Ferdi Zeyrek’in arasında geçmesi bekleniyor. Kongrenin Divan Başkanı, CHP Yurt Dışı Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tahsin Tarhan olurken seçime blok listeyle gitme kararı alındı. KUYUMCU: BÜYÜKŞEHİRİ ALMAMIZ GEREKİYORManisa Büyükşehir Belediyesi’nin alınması gerektiğini ifade eden Ali Kuyumcu, “Bugün burada güzel bir hava esiyor. Ülkenin yönetilebilirliği konusunda sanırım hepimiz hemfikiriz. Başımızdaki AK Parti iktidarı tüm güzellikleri yok etmek için gönderilmiş bir karabasan gibi balımızda duruyor. Sevgiye, insana, emeğe, kurda kuşa, yaşamın tüm güzelliklerini yok etmek için toplanmış bir siyasi yapı. Bunların kötülükleri anlatmakla bilmez. Bizim hedefimiz il seçiminde hemen sonra bunlardan kurtulmak için çaba sarf etmek ve yerel seçimlere hazırlanmaktır. Belediyelerimize yeni yıldızlar eklemek bizim görevimiz olmalıdır. Bir de bunun üzerine büyükşehiri eklememiz gerekir. O zaman CHP’ye yakışır bir iş yapmış oluruz. Burada yapacağımız CHP’nin yerel seçim anlayışını yaşam götürmek ve bunu sürekli kılmaktır. Partimizin tüm katmanları bu karabasandan kurtulmak içim amasız fakatsız bir araya gelmek zorundayız. Etekteki taşlar dökülmeli. Bunu lafla değil pratikte hayata geçirmeliyiz. Hepimiz aramızdaki sorunlar çözmek için harekete geçmek zorundayız. Gün AKP’den kurtulma günüdür. Tüm güçlerimiz bunun içi kullanmalıyız. Ortak akılla birlikte hareket edebilirsek kurtulabiliriz” diye konuştu.TARHAN: ÜLKEMİZ ZORDA!Kongrenin divan başkanlığına seçildikten sonra konuşma yapan Tarhan, “Ülkenin zorda olduğunu ve Demokrasi şölenimiz bu gibi salonlarda davullarla halaylarla sonuçlanacağına inanıyorum. Ülkemizin geldiği nokta ortada. Okullarımız yeni açıldı. Sarayda oturan yıllarca 3 çocuk yapın dedi. Bugün asgari ücretle bir çalışan 350 lira yevmiye alıyor. Asgari ücretli bir vatandaşımız çocuğunu nasıl okula gönderir, hele ki bir de 3 çocuk varsa. Kiraları, mutfak giderleri, elektriği, doğalgazı saymıyoruz. Emeklimiz 7.500 alıyor. Günlük 250 lira yevmiye. Bu kadar gideri bir emekli nasıl karşılayacak, bir hesaplayın! Memurlarımız geçim soruluğu içerisinde başka illerde kira ödeyecek. Büyük iller giderse maaşı ancak kiraya yeter. Ülkemiz zorda. Cumhuriyetin 2. Yüzyılında bu ülkeyi yine ayağa kaldıracak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP’liler, yani sizler… Yıllardan beri bugün elinde bütün imkanları kullanan kamunun gücü devletin gücünü, devletin darphanesi, ekonomisi kullanan bir iktidara karşı sizler yoksullukla mücadele edip bu ülkenin özgürlüğü için demokrasi için barışı için geleceği için Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin değerlerine sahip çıkmak için bunlarla mücadele ediyorsunuz onun için sizler bu ülkenin demokrasisine sahip çıkan devrimcilersiniz. Bugün Manisa’dayız. Manisa da bir demokrasi şöleni havası var. İki tane birbirinden değerli aday var. Birbirimize sarılarak bu salondan çıkacağız” dedi.
Cihaner:
Partiye eleştirilerini dile getiren Cihaner, “Salonda bugünlerde partimizi görmeyi çok alışık olmadığımız bir heyecan var. Bu mutluluk verici. Hep içi boş kavramlarla, birleşerek çıkacağız, demokrasi bayramı diyoruz. Oysa ki yaptıklarımızın çoğu demokrasi şöleni değildir. Mahalle delege seçimlerinde bile kurultayı kimin kazanacağı şekillenir. Bize yıllardır bir yalan yaşatılmaya çalışılıyor. O yalanlardan oluşan yönetilme tarzını sizin dikkatinize sunmak istiyorum. Şimdi değilse ne zaman dediğimiz hatta partiyi yeniden kurma iradesini göstermezsen neler yaşayacağımıza dair sıkıntıları anlatacağım. Kötü bir seçim dönemi geçirdik. İnanılmaz beklentili ve coşkuyla bir seçim dönemi geçirdik. Seçimi yüzde 60’larda kazanılacak denildi ama sonu hezimet oldu. Oysa madem ki demokratik bir partiden bahsediyoruz. Her şeyden önce o eleştirilerin dikkate alınması gerekirdi. Seçimleri büyük bir yenilgiyle karşı karşıya kaldık. Aslında sizler yenilmediniz, CHP’nin ilkeleri, değerleri yenilmedi. Çünkü CHP’nin kadroları ilkeleri değerleri o seçim sürecinde sahada yoktu. Yenilenler o dönem parti iktidarını elinde tutan şimdilerde ikiye ayrılmış olan yapının siyasi planları yenildi. Adaylar sizin adaylarınız değil. O seçim döneminde hiç laiklik sözünü duydunuz mu? Atatürk ismi bu zamanlarda çok söyleniyor ama o dönemde hiç bahsedilmedi. Niye çünkü o dönemin parti iktidarı dahiyane fikir buldu. Madem ki Türkiye’nin yüzde 70’i muhafazakar. Ona göre politika izlememiz lazım. Onların hoşuna giden politikalar izlemekten siyasal İslamcı politikaları savunmaya kadar gitti. Sağcılıkla sağcılık yarıştırıldı ve bir yenilgiyle karşı karşıya kaldık. Yenilgi sonrasında dar bir zamana sıkıştırılmış bir yerel seçim takvimiyle karşı karşıya kaldık. Kurultayın ertelenmesini eleştiriyorduk. Bunun bilinçli olarak bu tarz kongreler yapılmasın diye parti için kavgalar önlensin diye yapılmış olduğunu düşünüyorum. Bu hezimet sonrasında partide birden bire değişim demeye başladılar. Değişimciler ile genel merkezciler olarak ikiye ayrıldı. Parti içi iktidarı savunanlar hiç bir şey olmamış gibi yapmaya başladılar. Sanki Türkiye büyük bir yıkımla karşı karşıya kalmamış gibi aynen yollarına devam etmeye başladılar. Biz burada size 2. bir yol tarif ediyoruz. Partiyi yeniden kurmak zorundayız. Devrimci tutumlar ve cesaretle kurmak zorundayız. Şu anda bir vekalet savaşı yürütülüyor. Bir yanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi etrafında toplanan ve bugünkü yapının tamamından sorumlu olan bir yapı var, diğer tarafta da iktidarını sürdürmeye çalışan yapı var. Bu yapıdan kurtulmazsak yeni bir değişim ve dönüşüme yol veremeyiz. Bu partiyi yönetim şeklinden kurtarmamız lazım. CHP’de eğer bir belediye başkanı seçilmezse o belediye başkanı mahalle delegeliğinden itibaren tüm sürece müdahil olmaya çalışır. O ilçeye ile ve kurultaya yansır. Bunu yaparken çok asimetrik bir savaş yönetirler. Ellerindeki sınırsız kadro ve para hakkını kendi iktidarları için harcarlar. Biz bu tartışmayı temel bir soru üzerinden yürütmemiz lazım. CHP 15-20 yıl olduğu gibi siyasalsızlığa bulaşmış, bazen siyasal İslamcı bazen milliyetçi bir yapı mı olacak yoksa tüzüğümüzde tabir edildiği gibi sol sosyal demokrat, laikliği sonsuz savunan CHP’mi olacak. Tartışmamız gereken bu. BU tartışmaların sütünü ‘biz partiyi demokratik yöneteceğiz ve program tüzük yapacağız’ diyorlar. Ancak program ve tüzüğü yapımı da demokratik değil. Ancak CHP zaten tüzüğünü uygulamıyor. Tüzüğün 52'nci maddesi ‘bir kimse üst üste merkez adayı gösterilemez’ der. Ancak gösteriliyor. Bu anlayış tüzük yaptığında onların uygulanacağına nerden güveneceğiz? 2018 tüzük kurultayın kendi delegesine tuzak kurarak önseçimi kaldırdılar. Gerekçesi ise bundan sonra ittifaka ihtiyaç var, ittifak olursa önseçim yapmayabiliriz. Bu önseçimin ortadan kaldırılması. Şimdi değişim diyoruz... Biz değişim iddiasını 2015'den beri her platformda dile getirdik. Değişim ya da dönüşüm diyenlerin arkasında bambaşka bir pratik var. Onlara uygulayacağınız kriterleri farklı olması lazım. Parti ortanın solundan sağa giderken neredeydiniz, ne yaptınız? Bu basitçe bir özeleştiri de olmaz. Özeleştiriyi özür dilerim yoluma devam ederim diye görüyorlar. Bu özür arsızlığına dönüşür. Hepiniz oradaydınız, oradayken ne yaptınız? Bunu benim, sizlerin sorma hakkı var. Oradayken geri dönüp şimdi demokrasi şampiyonluğu yapmak gibi tutarsızlığa düşmemek lazım. Artık delegenin vekalet savaşlarında birer sayıdan ibaret görüldüğü, piyon olarak görüldüğü yaklaşımdan uzaklaşmamız lazım. Şimdi değişim isteyenler ve genel merkezciler Türkiye’nin bu hale gelmesindeki hesaplarını verecekler” dedi.
Özgür özel:
Bu kürsülere çok çıktık. Mecliste toplam şimdiye kadar 800’e yalı basın toplantısı yaptım, son 8 yılda mikrofonu en çok kullanan milletvekiliyim. Elimde mikrofon bu kez başka bir iddiayla yeni bir sıfatla büyük bir heyecanla konuştum. Ama Manisa’da tuttuğum bu mikrofonum heyecanı hepsinden başka. Günün ve içinde bulunduğumuz sürecin gereğince belli şeyler sizler paylaşacağı. Sayın Cihaner birlikte uzun yıllar görev yaptığımız zorlu süreçlerde dayanışma içinde olduğumu ve bugünde burada gelmesinden ve kongreye kattığı değerden memnuniyet duyduğum bir yol arkadaşımdır. Kendini ortaya koyduğu yaklaşımdan dolayı teşekkür ederim. Benim payıma da eleştiriler vardır. Bu süreçlerin hemen hepsinde Özgür Özel’in imzası vardır. 2009 yılında Manisa'da Kadri Kocabaş aday olup, emek verirken sağlık sorunu geçirmesinden sonra o dönemdeki sesimizden etkilenen büyüklerimizin tavsiyesi ile 40 günde belediye başkan adaylığı yaptık. Çok koştuk ancak bayrağı yere düşürmedik. 2011 yılında Türk Eczacılar Birliğinde genel sekreterlik görevindeyim. Başkanlığında yaptığımız işler, odanın Türkiye çağında ödül aldığı projeler beni Ankara’ya taşıdı. Ethem Sancak’ın zincir eczanelerle ekmeğimizi elimizden çalmasına karşı büyük bir mücadele verdik. İlaç sanayinin eczacıları yok etmesine karşı Türkiye meslek örgütleri tarihinin en büyük mitingini yaparak büyük bir hak mücadelesi verdik. Bu süreçte sayın genel başkanım, genel başkan seçildiği kurultaydan sonra genel başkanın kurmak istediği yeni grupta kendisinin Manisa raporunda özgür özelin Türkiye’deki Özgür Özel’in aynı olmasından dolayı çağırmasıyla milletvekili oldum” şeklinde konuştu. “AMA ÖZGÜR ÖZEL’İN HİKAYESİ…”Hikayesinin CHP’li Manisalıların kendisine sahip çıkmasıyla başladığını ifade eden Özel, “Manisa’nın tüm köylerinde omuz omuza koşturduk. Soma travmasına orta çıkmadan önce dikkat çekmeye çalıştık ve davayı aralıksız takip ettik. 2015'de yerel seçimde tüm isimler tek aday olarak bu görev senindir dediler. İtirazlarına rağmen verilen görevi üstlendim. Birlikte süreci, nerden nere geldiğimiz ve sonrasında nasıl anket manipülasyonları ile, dezenformasyonlarla mücadele ettiğimiz biliyorsunuz. 2015 yerel seçimleri geldi, PM'ye hiçbir anahtar listede olamama rağmen en yüksek 5'nci oyu alarak girmiştim. PM'de milletvekilimizin 4'ü belediye başkanı oldu. Ben Manisa'ya sığınacağım onlar bana sahip çıkarsa çok daha güçlü geleceğim ancak seçmezlerse bu hikaye burada biter dedim. Geldim o sandığa girdim, kullanılan 13 bin oyun 11 bin 652'sini alarak Türkiye rekorunu gence sahip çıkarak rekor kırdık. Bu rekoru ben kırmadım, o rekoru bir gence sahip çıkarak sizler kırdınız. Özgür Özel’in hikayesi nereden balkıyor derseniz; gencecikken Barış Eczanesi’nden başlar, Manisa Eczaneler Birliğinden başlar. Ama Özgür Özel’in hikayesi Manisa CHP üyelerinin ona sahip çıkması ve arkasında durmasıyla başlar” ifadelerini kullandı. “BU KARDEŞİNİZ YAPILMAYAN ÖN SEÇİMLERİN FAİLİ DEĞİLDİR MAĞDURUDUR”Önseçim ile ilgili kendisi hakkında yapılan yorumlara da cevap veren Özel, “Zaman zaman partide üstlendiğim görevden dolayı ön seçimin yapılmamasından dolayı sorumlu tutulduğum oldu. Ön seçim beklenti olup da bu beklenti gerçekleşmediği için buna kızan herkesi tüm kalbimde anıyorum. Ama ben geçtiğimiz dönem genel başkanımız biz ön seçim istiyoruz dendiğinde ilk imza atan benim. Büyük bir samimiyetle söylüyorum ki; bu kardeşiniz yapılmayan ön seçimlerin faili değildir, mağdurudur. Önseçimden taviz vermemeliyiz. Sevgili Cihaner 2018'deki tüzük değişikliğini hatırlattı. Benim rolümü de orada iktidardı arabuluculuk yapıyor diye söyledi. Sayın Selin Sayek Böke ile Cihaner demokratik tüzük hareketinin kendi liderleriydi. O salonda iki tarafın kutuplaşmasından kaynaklı tartışmalar çıktı, kurultay kilitlendi. Bazıları sandalyelerin üstüne çıkıp istifa sloganları atarak genel başkanının zor durumda kalmasını sağladı. Ben Böke'nin ve Cihaner'in niyetinin bu olmadığını biliyordum. Kendileri ile müzakere ederek gerginliği çözmeye çalıştım, ancak bir maddenin Siirt delegasyonundan bir arkadaşımızın önerisinin tüm salondan oy alarak geçtiği konuda bir dikkatsizlik, eksiklik varsa hepimize aittir. Burada bir kasıt varsa o kastın bana ait olmadığını en iyi Cihaner bilmektedir. CHP'nin grup başkanvekilinin yaparken, partimi, grubumu ve üyelerimin yüzünü hiç öne eğdirmedim. Ben sizi utandırdım mı? Bir eksik yaptım mı? Ben Süleyman Soylu’ya, Hulusi Akar’a, Binali Yıldırım’a, Tayyip Erdoğan’a karşı sizin yüzünüzü hiç öne eğdirmedim! Şimdi gelelim bu seçim sürecine. Ben 2019 seçimlerinden sonra Türkiye’nin 4 bir yanında bu seçimin en önemli en kritik seçim olduğuna kendim inandım, herkesi inandırmaya çalıştım. 14 Mayısta büyük şoku, çöküşü, üzüntüyü hep birlikte şah damarımızda hissettik. 28’ine kadar bir gayret koşturduk. Sonuç referandum oldu. Yüzde 52 yüzde 48 dengesini değiştirmedi. Bu bizim sorgulamaya, yeniden sorgulamaya, yeni bir yol bulmaya ihtiyacımız olduğunu ortaya çıkardı. 28 Mayıs günü ne kolumu kaldırmayı, ne genel başkana adayı olmaya, ne de böyle bir yola çıkmaya takatim yoktu ama yaşanan süreç partinin hiçbir şey yokmuş gibi davranmasına, bu davranış biçiminin büyük bir duygusal kopuş yaşamasına sebebiyet verdi. Sağlıklı bir öz eleştiriyi sağlamazsak hep birlikte önümüzdeki yerel seçimde büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Dünyadaki bütün diktatörler seçime katılım oranını muhalefetteki düşüşten etkilenirler. Biz enerjimizi kaybedersek siyasi partilerden muhalefetten umudunu keser ve sandıktan uzaklaşır. Bu tehlikeye karşı bir itiraz, yenileniş, yeni bir yola ihtiyacımız vardı. Ben evladınız olarak şunu söyledim; kaybeden takımda oynayacağıma şampiyon takımda her mevkiye talibim dedim. Burası benim evim. Burada hani görüşten olursa olsun bütün delegelerimizin gözlerinin içine bakarak diyorum ki; ‘Özgür sen çok oynadın kaleye geç’ derseniz kaleye, ‘biraz dinlen yedekte otur’ derseniz yedek kulübesine, ‘artık oynama, top topla’ diyorsanız top toplarım, ona da razıyım. Ama ‘Özgür ben sana güveniyorum, geç takımın başına’ diyorsanız ben bu takımı şampiyon yaparım arkadaşlar” diye konuştu. “‘ÖZGÜR ARKANDAYIZ’ DİYORSANIZ BEN YOLA ÇIKIYORUM”Özgür Özel konuşmasının sonunda ise partililerden destek istedi. Özel, “Siyaset sözle yapılır. Sözle yapılan her iş hataya açıktır. Kalp kırmışımdır, bunda mahsur yok. Gözlerine bakarak özür dilenir. Varsa hakkının yenmesine sebep olduğum büyük bir üzüntü duyduğumu ifade ederim. Beni de çok kıran oldu. Benden yana hak varsa hepsi helal olsun. Bu salondan dışarıya küskünlük ve kırgınlık çıkarmıyorum. Üyelerimiz, CHP’nin Atatürk’ün baca ocağının gerçek sahipleri, çorbasını kaynatanlar, bacasını tüttürenler, bu evladınıza ‘Özgür arkandayız’ diyorsanız ben yola çıkıyorum! Ben sizi seviyorum, size güveniyorum, size inanıyorum. Sizlerle birlikte bu partiyi ayağa kaldıracağımıza, başaracağıma, başaracağımıza sonuna kadar inanıyorum” de
Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda gerçekleşen kongreye CHP Manisa Milletvekilleri Bekir Başevirgen ve Ahmet Vehbi Bakıroğlu, CHP Muğla Milletvekili Cumhur Uzun, CHP PM Üyesi Pınar Uzun, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, CHP İzmir eski Milletvekili Musa Çam, CHP Genel Başkan Adayı İlhan Cihaner, ilçe belediye başkanları, ilçe başkanları ile çok sayıda partili katılım sağladı.Öte yandan kongreye katılan isimlerden CHP Grup Başkanı ve Genel Başkan adayı Özgür Özel ise alkışlarla karşılandı. Salonda Özel için, ‘Özgür Manisa’ya Özel Başkan’, ‘Gençliğin Umudu Manisa’nın Umudu’, ‘Değişimin yüzyılında Özgür, yüzyılın değişimine Özel’, ‘Sizinle bu aydınlık yolu yürümek bizim için özel olur’ pankartları açıldı. Mevcut başkan Ali Kuyumcu’nun yeniden aday olmayacağı seçimin, Semih Balaban ve Ferdi Zeyrek’in arasında geçmesi bekleniyor. Kongrenin Divan Başkanı, CHP Yurt Dışı Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tahsin Tarhan olurken seçime blok listeyle gitme kararı alındı. KUYUMCU: BÜYÜKŞEHİRİ ALMAMIZ GEREKİYORManisa Büyükşehir Belediyesi’nin alınması gerektiğini ifade eden Ali Kuyumcu, “Bugün burada güzel bir hava esiyor. Ülkenin yönetilebilirliği konusunda sanırım hepimiz hemfikiriz. Başımızdaki AK Parti iktidarı tüm güzellikleri yok etmek için gönderilmiş bir karabasan gibi balımızda duruyor. Sevgiye, insana, emeğe, kurda kuşa, yaşamın tüm güzelliklerini yok etmek için toplanmış bir siyasi yapı. Bunların kötülükleri anlatmakla bilmez. Bizim hedefimiz il seçiminde hemen sonra bunlardan kurtulmak için çaba sarf etmek ve yerel seçimlere hazırlanmaktır. Belediyelerimize yeni yıldızlar eklemek bizim görevimiz olmalıdır. Bir de bunun üzerine büyükşehiri eklememiz gerekir. O zaman CHP’ye yakışır bir iş yapmış oluruz. Burada yapacağımız CHP’nin yerel seçim anlayışını yaşam götürmek ve bunu sürekli kılmaktır. Partimizin tüm katmanları bu karabasandan kurtulmak içim amasız fakatsız bir araya gelmek zorundayız. Etekteki taşlar dökülmeli. Bunu lafla değil pratikte hayata geçirmeliyiz. Hepimiz aramızdaki sorunlar çözmek için harekete geçmek zorundayız. Gün AKP’den kurtulma günüdür. Tüm güçlerimiz bunun içi kullanmalıyız. Ortak akılla birlikte hareket edebilirsek kurtulabiliriz” diye konuştu.TARHAN: ÜLKEMİZ ZORDA!Kongrenin divan başkanlığına seçildikten sonra konuşma yapan Tarhan, “Ülkenin zorda olduğunu ve Demokrasi şölenimiz bu gibi salonlarda davullarla halaylarla sonuçlanacağına inanıyorum. Ülkemizin geldiği nokta ortada. Okullarımız yeni açıldı. Sarayda oturan yıllarca 3 çocuk yapın dedi. Bugün asgari ücretle bir çalışan 350 lira yevmiye alıyor. Asgari ücretli bir vatandaşımız çocuğunu nasıl okula gönderir, hele ki bir de 3 çocuk varsa. Kiraları, mutfak giderleri, elektriği, doğalgazı saymıyoruz. Emeklimiz 7.500 alıyor. Günlük 250 lira yevmiye. Bu kadar gideri bir emekli nasıl karşılayacak, bir hesaplayın! Memurlarımız geçim soruluğu içerisinde başka illerde kira ödeyecek. Büyük iller giderse maaşı ancak kiraya yeter. Ülkemiz zorda. Cumhuriyetin 2. Yüzyılında bu ülkeyi yine ayağa kaldıracak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP’liler, yani sizler… Yıllardan beri bugün elinde bütün imkanları kullanan kamunun gücü devletin gücünü, devletin darphanesi, ekonomisi kullanan bir iktidara karşı sizler yoksullukla mücadele edip bu ülkenin özgürlüğü için demokrasi için barışı için geleceği için Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin değerlerine sahip çıkmak için bunlarla mücadele ediyorsunuz onun için sizler bu ülkenin demokrasisine sahip çıkan devrimcilersiniz. Bugün Manisa’dayız. Manisa da bir demokrasi şöleni havası var. İki tane birbirinden değerli aday var. Birbirimize sarılarak bu salondan çıkacağız” dedi.
Cihaner:
Partiye eleştirilerini dile getiren Cihaner, “Salonda bugünlerde partimizi görmeyi çok alışık olmadığımız bir heyecan var. Bu mutluluk verici. Hep içi boş kavramlarla, birleşerek çıkacağız, demokrasi bayramı diyoruz. Oysa ki yaptıklarımızın çoğu demokrasi şöleni değildir. Mahalle delege seçimlerinde bile kurultayı kimin kazanacağı şekillenir. Bize yıllardır bir yalan yaşatılmaya çalışılıyor. O yalanlardan oluşan yönetilme tarzını sizin dikkatinize sunmak istiyorum. Şimdi değilse ne zaman dediğimiz hatta partiyi yeniden kurma iradesini göstermezsen neler yaşayacağımıza dair sıkıntıları anlatacağım. Kötü bir seçim dönemi geçirdik. İnanılmaz beklentili ve coşkuyla bir seçim dönemi geçirdik. Seçimi yüzde 60’larda kazanılacak denildi ama sonu hezimet oldu. Oysa madem ki demokratik bir partiden bahsediyoruz. Her şeyden önce o eleştirilerin dikkate alınması gerekirdi. Seçimleri büyük bir yenilgiyle karşı karşıya kaldık. Aslında sizler yenilmediniz, CHP’nin ilkeleri, değerleri yenilmedi. Çünkü CHP’nin kadroları ilkeleri değerleri o seçim sürecinde sahada yoktu. Yenilenler o dönem parti iktidarını elinde tutan şimdilerde ikiye ayrılmış olan yapının siyasi planları yenildi. Adaylar sizin adaylarınız değil. O seçim döneminde hiç laiklik sözünü duydunuz mu? Atatürk ismi bu zamanlarda çok söyleniyor ama o dönemde hiç bahsedilmedi. Niye çünkü o dönemin parti iktidarı dahiyane fikir buldu. Madem ki Türkiye’nin yüzde 70’i muhafazakar. Ona göre politika izlememiz lazım. Onların hoşuna giden politikalar izlemekten siyasal İslamcı politikaları savunmaya kadar gitti. Sağcılıkla sağcılık yarıştırıldı ve bir yenilgiyle karşı karşıya kaldık. Yenilgi sonrasında dar bir zamana sıkıştırılmış bir yerel seçim takvimiyle karşı karşıya kaldık. Kurultayın ertelenmesini eleştiriyorduk. Bunun bilinçli olarak bu tarz kongreler yapılmasın diye parti için kavgalar önlensin diye yapılmış olduğunu düşünüyorum. Bu hezimet sonrasında partide birden bire değişim demeye başladılar. Değişimciler ile genel merkezciler olarak ikiye ayrıldı. Parti içi iktidarı savunanlar hiç bir şey olmamış gibi yapmaya başladılar. Sanki Türkiye büyük bir yıkımla karşı karşıya kalmamış gibi aynen yollarına devam etmeye başladılar. Biz burada size 2. bir yol tarif ediyoruz. Partiyi yeniden kurmak zorundayız. Devrimci tutumlar ve cesaretle kurmak zorundayız. Şu anda bir vekalet savaşı yürütülüyor. Bir yanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi etrafında toplanan ve bugünkü yapının tamamından sorumlu olan bir yapı var, diğer tarafta da iktidarını sürdürmeye çalışan yapı var. Bu yapıdan kurtulmazsak yeni bir değişim ve dönüşüme yol veremeyiz. Bu partiyi yönetim şeklinden kurtarmamız lazım. CHP’de eğer bir belediye başkanı seçilmezse o belediye başkanı mahalle delegeliğinden itibaren tüm sürece müdahil olmaya çalışır. O ilçeye ile ve kurultaya yansır. Bunu yaparken çok asimetrik bir savaş yönetirler. Ellerindeki sınırsız kadro ve para hakkını kendi iktidarları için harcarlar. Biz bu tartışmayı temel bir soru üzerinden yürütmemiz lazım. CHP 15-20 yıl olduğu gibi siyasalsızlığa bulaşmış, bazen siyasal İslamcı bazen milliyetçi bir yapı mı olacak yoksa tüzüğümüzde tabir edildiği gibi sol sosyal demokrat, laikliği sonsuz savunan CHP’mi olacak. Tartışmamız gereken bu. BU tartışmaların sütünü ‘biz partiyi demokratik yöneteceğiz ve program tüzük yapacağız’ diyorlar. Ancak program ve tüzüğü yapımı da demokratik değil. Ancak CHP zaten tüzüğünü uygulamıyor. Tüzüğün 52'nci maddesi ‘bir kimse üst üste merkez adayı gösterilemez’ der. Ancak gösteriliyor. Bu anlayış tüzük yaptığında onların uygulanacağına nerden güveneceğiz? 2018 tüzük kurultayın kendi delegesine tuzak kurarak önseçimi kaldırdılar. Gerekçesi ise bundan sonra ittifaka ihtiyaç var, ittifak olursa önseçim yapmayabiliriz. Bu önseçimin ortadan kaldırılması. Şimdi değişim diyoruz... Biz değişim iddiasını 2015'den beri her platformda dile getirdik. Değişim ya da dönüşüm diyenlerin arkasında bambaşka bir pratik var. Onlara uygulayacağınız kriterleri farklı olması lazım. Parti ortanın solundan sağa giderken neredeydiniz, ne yaptınız? Bu basitçe bir özeleştiri de olmaz. Özeleştiriyi özür dilerim yoluma devam ederim diye görüyorlar. Bu özür arsızlığına dönüşür. Hepiniz oradaydınız, oradayken ne yaptınız? Bunu benim, sizlerin sorma hakkı var. Oradayken geri dönüp şimdi demokrasi şampiyonluğu yapmak gibi tutarsızlığa düşmemek lazım. Artık delegenin vekalet savaşlarında birer sayıdan ibaret görüldüğü, piyon olarak görüldüğü yaklaşımdan uzaklaşmamız lazım. Şimdi değişim isteyenler ve genel merkezciler Türkiye’nin bu hale gelmesindeki hesaplarını verecekler” dedi.
Özgür özel:
Bu kürsülere çok çıktık. Mecliste toplam şimdiye kadar 800’e yalı basın toplantısı yaptım, son 8 yılda mikrofonu en çok kullanan milletvekiliyim. Elimde mikrofon bu kez başka bir iddiayla yeni bir sıfatla büyük bir heyecanla konuştum. Ama Manisa’da tuttuğum bu mikrofonum heyecanı hepsinden başka. Günün ve içinde bulunduğumuz sürecin gereğince belli şeyler sizler paylaşacağı. Sayın Cihaner birlikte uzun yıllar görev yaptığımız zorlu süreçlerde dayanışma içinde olduğumu ve bugünde burada gelmesinden ve kongreye kattığı değerden memnuniyet duyduğum bir yol arkadaşımdır. Kendini ortaya koyduğu yaklaşımdan dolayı teşekkür ederim. Benim payıma da eleştiriler vardır. Bu süreçlerin hemen hepsinde Özgür Özel’in imzası vardır. 2009 yılında Manisa'da Kadri Kocabaş aday olup, emek verirken sağlık sorunu geçirmesinden sonra o dönemdeki sesimizden etkilenen büyüklerimizin tavsiyesi ile 40 günde belediye başkan adaylığı yaptık. Çok koştuk ancak bayrağı yere düşürmedik. 2011 yılında Türk Eczacılar Birliğinde genel sekreterlik görevindeyim. Başkanlığında yaptığımız işler, odanın Türkiye çağında ödül aldığı projeler beni Ankara’ya taşıdı. Ethem Sancak’ın zincir eczanelerle ekmeğimizi elimizden çalmasına karşı büyük bir mücadele verdik. İlaç sanayinin eczacıları yok etmesine karşı Türkiye meslek örgütleri tarihinin en büyük mitingini yaparak büyük bir hak mücadelesi verdik. Bu süreçte sayın genel başkanım, genel başkan seçildiği kurultaydan sonra genel başkanın kurmak istediği yeni grupta kendisinin Manisa raporunda özgür özelin Türkiye’deki Özgür Özel’in aynı olmasından dolayı çağırmasıyla milletvekili oldum” şeklinde konuştu. “AMA ÖZGÜR ÖZEL’İN HİKAYESİ…”Hikayesinin CHP’li Manisalıların kendisine sahip çıkmasıyla başladığını ifade eden Özel, “Manisa’nın tüm köylerinde omuz omuza koşturduk. Soma travmasına orta çıkmadan önce dikkat çekmeye çalıştık ve davayı aralıksız takip ettik. 2015'de yerel seçimde tüm isimler tek aday olarak bu görev senindir dediler. İtirazlarına rağmen verilen görevi üstlendim. Birlikte süreci, nerden nere geldiğimiz ve sonrasında nasıl anket manipülasyonları ile, dezenformasyonlarla mücadele ettiğimiz biliyorsunuz. 2015 yerel seçimleri geldi, PM'ye hiçbir anahtar listede olamama rağmen en yüksek 5'nci oyu alarak girmiştim. PM'de milletvekilimizin 4'ü belediye başkanı oldu. Ben Manisa'ya sığınacağım onlar bana sahip çıkarsa çok daha güçlü geleceğim ancak seçmezlerse bu hikaye burada biter dedim. Geldim o sandığa girdim, kullanılan 13 bin oyun 11 bin 652'sini alarak Türkiye rekorunu gence sahip çıkarak rekor kırdık. Bu rekoru ben kırmadım, o rekoru bir gence sahip çıkarak sizler kırdınız. Özgür Özel’in hikayesi nereden balkıyor derseniz; gencecikken Barış Eczanesi’nden başlar, Manisa Eczaneler Birliğinden başlar. Ama Özgür Özel’in hikayesi Manisa CHP üyelerinin ona sahip çıkması ve arkasında durmasıyla başlar” ifadelerini kullandı. “BU KARDEŞİNİZ YAPILMAYAN ÖN SEÇİMLERİN FAİLİ DEĞİLDİR MAĞDURUDUR”Önseçim ile ilgili kendisi hakkında yapılan yorumlara da cevap veren Özel, “Zaman zaman partide üstlendiğim görevden dolayı ön seçimin yapılmamasından dolayı sorumlu tutulduğum oldu. Ön seçim beklenti olup da bu beklenti gerçekleşmediği için buna kızan herkesi tüm kalbimde anıyorum. Ama ben geçtiğimiz dönem genel başkanımız biz ön seçim istiyoruz dendiğinde ilk imza atan benim. Büyük bir samimiyetle söylüyorum ki; bu kardeşiniz yapılmayan ön seçimlerin faili değildir, mağdurudur. Önseçimden taviz vermemeliyiz. Sevgili Cihaner 2018'deki tüzük değişikliğini hatırlattı. Benim rolümü de orada iktidardı arabuluculuk yapıyor diye söyledi. Sayın Selin Sayek Böke ile Cihaner demokratik tüzük hareketinin kendi liderleriydi. O salonda iki tarafın kutuplaşmasından kaynaklı tartışmalar çıktı, kurultay kilitlendi. Bazıları sandalyelerin üstüne çıkıp istifa sloganları atarak genel başkanının zor durumda kalmasını sağladı. Ben Böke'nin ve Cihaner'in niyetinin bu olmadığını biliyordum. Kendileri ile müzakere ederek gerginliği çözmeye çalıştım, ancak bir maddenin Siirt delegasyonundan bir arkadaşımızın önerisinin tüm salondan oy alarak geçtiği konuda bir dikkatsizlik, eksiklik varsa hepimize aittir. Burada bir kasıt varsa o kastın bana ait olmadığını en iyi Cihaner bilmektedir. CHP'nin grup başkanvekilinin yaparken, partimi, grubumu ve üyelerimin yüzünü hiç öne eğdirmedim. Ben sizi utandırdım mı? Bir eksik yaptım mı? Ben Süleyman Soylu’ya, Hulusi Akar’a, Binali Yıldırım’a, Tayyip Erdoğan’a karşı sizin yüzünüzü hiç öne eğdirmedim! Şimdi gelelim bu seçim sürecine. Ben 2019 seçimlerinden sonra Türkiye’nin 4 bir yanında bu seçimin en önemli en kritik seçim olduğuna kendim inandım, herkesi inandırmaya çalıştım. 14 Mayısta büyük şoku, çöküşü, üzüntüyü hep birlikte şah damarımızda hissettik. 28’ine kadar bir gayret koşturduk. Sonuç referandum oldu. Yüzde 52 yüzde 48 dengesini değiştirmedi. Bu bizim sorgulamaya, yeniden sorgulamaya, yeni bir yol bulmaya ihtiyacımız olduğunu ortaya çıkardı. 28 Mayıs günü ne kolumu kaldırmayı, ne genel başkana adayı olmaya, ne de böyle bir yola çıkmaya takatim yoktu ama yaşanan süreç partinin hiçbir şey yokmuş gibi davranmasına, bu davranış biçiminin büyük bir duygusal kopuş yaşamasına sebebiyet verdi. Sağlıklı bir öz eleştiriyi sağlamazsak hep birlikte önümüzdeki yerel seçimde büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Dünyadaki bütün diktatörler seçime katılım oranını muhalefetteki düşüşten etkilenirler. Biz enerjimizi kaybedersek siyasi partilerden muhalefetten umudunu keser ve sandıktan uzaklaşır. Bu tehlikeye karşı bir itiraz, yenileniş, yeni bir yola ihtiyacımız vardı. Ben evladınız olarak şunu söyledim; kaybeden takımda oynayacağıma şampiyon takımda her mevkiye talibim dedim. Burası benim evim. Burada hani görüşten olursa olsun bütün delegelerimizin gözlerinin içine bakarak diyorum ki; ‘Özgür sen çok oynadın kaleye geç’ derseniz kaleye, ‘biraz dinlen yedekte otur’ derseniz yedek kulübesine, ‘artık oynama, top topla’ diyorsanız top toplarım, ona da razıyım. Ama ‘Özgür ben sana güveniyorum, geç takımın başına’ diyorsanız ben bu takımı şampiyon yaparım arkadaşlar” diye konuştu. “‘ÖZGÜR ARKANDAYIZ’ DİYORSANIZ BEN YOLA ÇIKIYORUM”Özgür Özel konuşmasının sonunda ise partililerden destek istedi. Özel, “Siyaset sözle yapılır. Sözle yapılan her iş hataya açıktır. Kalp kırmışımdır, bunda mahsur yok. Gözlerine bakarak özür dilenir. Varsa hakkının yenmesine sebep olduğum büyük bir üzüntü duyduğumu ifade ederim. Beni de çok kıran oldu. Benden yana hak varsa hepsi helal olsun. Bu salondan dışarıya küskünlük ve kırgınlık çıkarmıyorum. Üyelerimiz, CHP’nin Atatürk’ün baca ocağının gerçek sahipleri, çorbasını kaynatanlar, bacasını tüttürenler, bu evladınıza ‘Özgür arkandayız’ diyorsanız ben yola çıkıyorum! Ben sizi seviyorum, size güveniyorum, size inanıyorum. Sizlerle birlikte bu partiyi ayağa kaldıracağımıza, başaracağıma, başaracağımıza sonuna kadar inanıyorum” de